Hastalıkların ortaya çıkmasında en büyük etken üzüntü ile stresin yaşanmasıdır. Vücutta her hastalığın bir hücresi bulunuyor ve vücudun zayıf anını kollamaktadırlar. Bazen genetik etkenlere bağlı olarak bazen de yanlış beslenme şekillerine göre en zayıf organlar hastalık kendisini yavaş yavaş göstermeye başlıyor. Ne yazık ki bazı hastalıklar çok sinsi olur ve zamanında teşhis edilmezse sonuç ölüme kadar gider. O halde her şeyi tasa etmeye, üzülmeye ve ya kaygılanmaya gerek var mı? Peki, en zor olaylarda bile nasıl davranmak gerekiyor? Öncelikle hayata bakışınızda ve günlük yaşam şartlarında ufak değişiklikler yaparak kendinizi mutlu ediniz.

Hafta sonlarında eşinizle ya da ailenizle açık hava gezileri, sinema veya tiyatro gerçekten hayata bakış açınızı değiştirir. Bir şeylere çok sinirlendiniz zamanlarda, önceliğin sizin sağlığınız olduğunu unutmayınız. Bazen gülün geçin, bazen sizi üzen insanlarla aranıza mesafe koyunuz. Hayatınıza ve ailenize müdahale edilmesine izin vermelisiniz. Sosyal aktivite, spor ise ruh sağlığınıza en iyi gelecek unsurların başında yer alıyor. Müzik ruhun gıdasıdır derler ya; gerçekten doğru. Canınızın en sıkkın olduğu zamanlarda en sevdiğiniz müzik türlerini dinlenebilir. Evde iş yaparken sakin ve huzur veren sözsüz klasik müzik parçalarını dinlemenin vereceği huzur ise size ve ruhunuza gerçekten çok iyi gelir. Şehir trafiği, yoğun iş temposu içerisin de stresten nasıl uzak durulur? Fakat bu gerçekler siz sinirlenseniz de olacak sinirlenmeseniz de olacaktır. O halde küçük mutluluklar keşfediniz. Trafikte kulaklık takın güzel hikâyeler dinleyiniz. Roman okuyun ve akşamları eve geldiğinizde sizi bekleyen çocuklarınızın sizin sevginize muhtaç olduğunu unutmamalısınız. Siz ne kadar güçlü ve mutlu olursanız eşiniz ve çocuklarınız o kadar güçlü ve mutlu olur. Bazen büyük bir mutluluk için sıcacık bir çay ya da çikolata gerçekten çok iyi gelir. İnsan yeter ki kendisini mutlu etmesini bilebilsin. O zaman en zor durumların bile aslında o kadar da dert edilmeye değer olmadığını görebilirsiniz. Hayatı sevin, insanları, dünyayı, hayvanları, doğayı ve en önemlisi kendinizi sevebilmelisiniz.