Hamilelik esnasında her anne adayının düşük yapma riski bulunmaktadır. Bu düşüklerin nedenleri ise hamileliğin oluşumundan sonuna kadar farklı sebeplerden dolayı olabilir. En basit örneği; bazen döllenme olsa bile döllenen yumurtalık rahim içerisine yerleşemediği sürece regl dönemindeki kanamalarla birlikte düşer ve düşük meydana gelir. Düşük olayları yalnızca hamilelik testleriyle beraber teşhis edilebilir.
1) YAŞ : 35 yaşını geçmiş bayanların hamilelikleri süresince düşük yapmalarının riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. 40 yaşından sonra bu risk neredeyse iki katına çıkmaktadır. Bu artışın sebebi ise fetusta meydana gelen anomalilerdir.
2) HORMONAL SEBEPLER : Yumurtlama işleminin ardından geçen sürede Progesteron ismi verilen hormonun düşük miktarda salgılanmasından dolayı ortaya çıkan bu rahatsızlığa Luteal Faz Yetersizliği denilmektedir. Bu rahatsızlık özellikle gebeliğin ilk üç ayında meydana gelen düşüklerde en etkili nedendir. Bunun yanı sıra yine tiroid bezlerinin olması gerekenden yavaş veya hızlı olarak çalışması da bilinen düşüş sebepleri arasında yer almaktadır.
3) RAHİMLE İLGİLİ PROBLEMLER : Rahimle ilgili kişinin doğuştan gelen veya sonradan kazandığı çeşitli rahatsızlıklar düşüklerde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Rahim ağzı yetersizliği; hamilelik döneminin ortası olarak nitelendirebileceğimiz dördüncü ve altıncı aylar arasında rahim ağzının kendiliğinden, ağrısız bir biçimde açılması ve hamilelik zarlarının patlamasıyla beraber rahim içindeki bebeğin dışarı çıkarılmasıyla noktalanan bir düşük yapma durumudur. Kişinin daha evvelinden geçirdiği miyom alımı veya kürtaj gibi cerrahi rahim ameliyatları yüzünden rahminde bazı yapışıklıklar ortaya çıkabilir ve buna paralel olarak da hamilelikte düşük durumu ortaya çıkabilir. Rahim içerisinde oluşabilecek her türlü sorunlar özellikle polipler ve miyomlar; bebek kayıplarında oldukça yaygın olarak karşılaşılan sebepler arasındadır.
4) OTOİMMUN HASTALIKLAR : Bu hastalıkların tanımını; insan vücudunun farkında olmadan vücut içerisinde bulunan kendi hücrelerine karşı savaş açması ve onları yok etmeye çalışması olarak açıklayabiliriz. Sağlıklı bireylerde insan vücuduna giren çeşitli mikroplar ve bakterilere karşı savaş açan savunma sistemi bu hastalıkla birlikte kişinin kendi iç organlarına karşı bile mikrop gözüyle bakmakta ve onlara zarar vermektedir. Bu hastalıktan genellikle en çok böbrekler ve bağ dokular zararlı çıkmaktadır. Bu hastalık nadirde olsa hamile bayanlarda meydana geldiği zaman aynı etkiyi plasentaya karşı göstermektedir ve zamanla bebeğe zarar vererek düşük meydana gelmesine neden olmaktadır.
5) ŞEKER HASTALIĞI : Bu maddeyi görünce genellikle bayanların yarısına bir irkilme gelmiş olabilir fakat doktor kontrolü altındaki şeker hastalığının düşük nedeni olmadığının da bilinmesi gerekmektedir. Şeker hastalarının bu nedenle hamile kaldıklarında normal jinekolog kontrolünün dışında birde uzman bir diyetisyenden yardım almaları düşük tehtidini minumum seviyeye indirecektir.
6) TİROİD BEZİ RAHATSIZLIKLARI : Tiroid rahatsızlığının hamilelik kaybına sebep olduğuna dair bilimsel araştırmalar henüz tam netlik kazanmamıştır. Bu sebepten ötürüde tekrarlayan düşük durumlarında tiroid hormon seviyesine bakılmasının kesin olmadığı söylenmektedir. Buna dikkat edilmelidir.
7) REGL DÖNEMİ SORUNLARI : Regl dönemiyle alakalı olan rahatsızlıklar genellikle ovulasyon yani halk arasında yumurtlama ile ilgili problemler şeklinde görülür. Özellikle hamileliğin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi için vücudun ihtiyacı olan Progesteron hormonunun az salgılanmasına sebep olan bu sorunların özellikle tekrarlayan düşük durumlarıyla yakından alakalı olduğu tahmin edilmektedir.
8 ) ENFEKSİYONLAR : Hamilelik boyunca kapılabilecek her türlü vajinal enfeksiyonlar düşük kaybına sebep olabilmektedir. Özellikle bu enfeksiyonlarda virüslerin ve bakterilerin büyük ölçüde gebeliğe zararı vardır. Tek düşük sebebi olarak artık kesinlik kazanmış olsa da tekrarlayan düşüklerde henüz etkisinin olup olmadığı araştırma aşamasındadır.
9) SİGARA VE ALKOL KULLANIMI : Gebelik boyunca sigara ve alkol kullanan anne adaylarının düşük yapma şansları kullanmayanlara göre yaklaşık dört kat daha fazladır. Bu sebepten ötürü şayet anne sigara ve alkol kullanıyorsa bile en azından hamilelik süresince ara vermesi bebeğinin ve kendi sağlığı için önemlidir.
10) NEDENSİZ DÜŞÜK DURUMU : Yaklaşık olarak gibi bir oranda düşük yapan kişilerde hiçbir bulguya rastlanmamaktadır.