Kategori arşivi: Anne-çocuk

Doğum izleri nasıl giderilir?

Hamilelik ve doğum sırasında, kadınlar sarkıklık, deformasyon ve vücut yağı gibi değişiklikler yaşayabilir. Bu durumdan hoşlanmayanlar için doğumdan sonra kullanılabilecek cerrahi işlemler bulunmaktadır. Önceki görünümüne dönmek isteyenler için başarılı sonuçlar veren cerrahi müdahaleler kullanılabilir ancak eski görünümüne dönmek isteyen genç annelerin aceleye getirmemesi gerekir.doğum izi, doğum izini giderme, doğum izi nasıl geçer

Doğum Sonrası Estetik İçin Doğru Zamanlama Önemlidir

Doğum sonrası estetik ameliyatlarında kadınların daha çok karın germe ve meme dikleştirme ihtiyacı olsa da zamanlama da oldukça önemlidir. Kadınlar hamilelikte ortalama 8-10 kg kazanır. Hatta hamilelikte kendilerine bakan kadınlar doğumdan sonra kolaylıkla kilo verebilir ve eski görünümlerine kavuşabilirler. Elbette bu dönemde dikkat etmelerine rağmen kilo veremeyen kadınlar da olabilir. Fazla kilonun neden olduğu şekil bozuklukları, doğum sonrası dönemde kadın için bir mutsuzluk kaynağına dönüşebilmektedir. Kişi bu durumdan kurtulmak için estetik bir işlem istiyorsa biraz sabırlı olması gerekir çünkü doğum sonrası gerekli olan estetik operasyonlar için zaman son derece önemlidir. Sağlıklı bir yaşam tarzı sürdürmek için bebeğin emzirilmesi gerekir. Bu nedenle doğumdan 12 ay sonra meme ameliyatı için daha uygun kabul edilir. Aslında bir emzirme döneminden sonra memede bazı değişiklikler olabilir, bu nedenle 6 ay daha beklemek gerekebilir. Anneden emzirmeye ara vermesi istenmediği için 12 aylık olana kadar karın germe ameliyatı tercih edilmemektedir.

Göğüs ameliyatı son derece güvenlidir

Doğumdan sonra en sık görülen meme sorunları, emzirme döneminde değişmeden kalan, sarkma, sarkık veya çukur görünen memelerdir. Göğüsler büyük ve sarkık ise küçültme ve sıkılaştırma işlemleri yapılır. Sarkma ve boşalma durumlarında meme protez ile doldurulabilir ve ayrıca düzeltilebilir. Kullanımı en zor işlemdir ancak tüm bu sorunlar için kullanılan cerrahi teknikler son derece uygun ve güvenli kabul edilmektedir. Meme küçültme veya dikleştirme işlemleri yaklaşık 2-3 saat sürer ve hasta 1 gece sonra taburcu edilebilir. Ameliyat sonrası 1 ay boyunca özel sütyen giyilmesi gerekmekle birlikte hastaların büyük ağrı şikayetleri yoktur.

Doğum sonrası karın deformiteleri

Gebelik döneminden sonra normal kiloya ulaşıldığında karın boşluğu ile karın arasındaki en önemli şekil bozukluğu, cildin kalite kaybına bağlı olarak kurumasıdır. Bu görünümden kurtulmak isteyen kadınlara karın şişliği ameliyatı uygulanabilir. Bu uygulamada göbek deliği altındaki doku tamamen çıkarılır ve göbek yeni bir yere yerleştirilir. Doğum yaptıktan sonra bazen karın derisi altında yağ dokusu ve karında çatlaklar görebilirsiniz. Karın estetiğine müdahale edilebilen durumlarda bazen yağ aldırma (liposuction) kullanılmaktadır. Bir diğer sorun ise fazla kilo verememe nedeniyle bel-göbek bölgesinde sarkma ve yağlanma. Bu sorunu en iyi şekilde çözmek için karın germe ve yağ aldırma işleminin birlikte yapılması gerekmektedir. Bazı kadınlarda hamilelik sırasında karın kaslarının yapışıklıkları çok açık olabilir ve bu da genellikle “sahte fıtık” olarak adlandırılan rahatsızlığa neden olabilir. Bu tür hastalarda daraltma yapılabilir ancak bu açıklığın kapatılmadığı durumlarda düz bir karın elde etmek imkansızdır. Yaklaşık 2-3 saat süren karın germe ve liposuction ameliyatları için hastanın 1 gece dren ile hastanede kalması ve 4-5 gün sonra drenlerin çıkarılması gerekir. Karın içerisindeki işlemler için özel bir korse kullanılır ve iki ay oturulması tavsiye edilmez.

Karın ve göğüs bölgesine hangi prosedürler uygulanmalı merak ediyorum.

İlk doğumdan sonra meme ve karın bölgesinde estetik ameliyat izleri olacak mı?

Estetik meme ve karın ameliyatları ile izler tamamen kaybolmasa da 1-2 yıl içinde belirsiz hale gelir. Bikini izlerinin hastanın karnının ölçüsü veya operasyonun niteliğinin izin verdiği ölçüde büyük tutulması hasta memnuniyeti açısından çok önemlidir.

  1. Her yaştaki annelere uygulanabilir mi?

Yaş sınırlaması yoktur. Bu işlemler her yaştaki anne için yapılabilir.

  1. Ya bir kişi yakın gelecekte tekrar hamile kalmayı düşünüyorsa?

Bu durumda estetik işlemlerden vazgeçilmesi tavsiye edilir. Aralarında uzun bir süre geçerse bir sonraki doğumdan sonra meme ve karın bölgesindeki problemler için estetik işlemler gerçekleştirebilirsiniz.

Çocuklara Anestezi Uygulaması Hakkında Bilinmesi Gerekenler

Anestezi, her yaştan insanı endişelendiren bir uygulamadır. Aileler, özellikle çocuklar için ağrı kesici gerektiren operasyonlar için daha endişeli olabilir. Ancak kişinin vücuduna bağlı olarak anestezi, ameliyat öncesi testler ve sağlık riskleri belirlenir ve uygulanır.

Anestezi riski; Çocuğun durumuna, doğumsal hastalıklara, tıp merkezlerinde alınan güvenlik önlemlerine ve anesteziyi uygulayacak ekibin tecrübesine bağlıdır. Tüm bu faktörler pozitif olduğunda anestezi riski yaklaşık yüz binde 1’dir.çocuklara anestezi uygulanması, çocuklara anestezi nasıl uygulanıyor, çocuklara anestezi uygulaması yapımı

Çocuklar, anestezi ve ameliyat riskini belirlemek için ameliyattan önce birçok teste tabi tutulur:

Öncelikle çocuğun genel muayenesi ve kan testi yapılır ve kan pıhtısı varsa tespit edilir.

Daha önce bir hastalığı varsa, gerekli bilgiler çocuğun ailesinden ve hastalığı izleyen doktor veya doktorlardan alınmıştır.

Her şey yolunda giderse anestezi sürecine aile, cerrah ve anestezi uzmanı ile karar verilir ve en uygun anestezi yöntemi seçilir.

Gerekirse doktor muayenesi sonuçlarına göre çocuklara özel muayeneler yapılabilir.

Alternatif olarak, çocuğunuzun kendini daha az hasta hissetmemesi veya ebeveynlerinden ayrılma anını hatırlamaması için lokal anestezik kremler, rahatlatıcı ilaçlar veya stres giderici ilaçlar kullanabilirsiniz.

Anestezi süreciyle ilgili herhangi bir kısıtlama yoktur. Operasyon boyunca anestezi devam eder. Operasyon sonunda anestezi kesilir.

Çocuklarınızla konuşun

Ameliyat olma kararı hem aile hem de çocuk için streslidir. Anneler ve babalar, çocukların korkmasından veya üzülmesinden korkarak ameliyat sürecini çocuklarından gizleyebilirler. Bu konu hiç tartışılmasa da ebeveyn stresi çocuğu da etkileyebilir. Bu süreçte çocuklar, yetişkinlerin hayal bile edemeyeceği düşünceler ve korkular geliştirebilirler.

Hastane ortamına girip ameliyathaneye girdiğinde çocuğa ameliyat olacağına dair bilgi verilmezse çocuğun ailesine olan güveni de sarsılır.

Bu, 0 ila 6 aylık bebeklerin en az stres yaşadığı dönemdir. Ancak 0 ila 6 çocuk için yapılan ameliyatla aile stresi oldukça yüksektir.

Ailenin ayrılmasına en çok 7 ay ile 4 yaş arasındaki çocuklar duyarlıdır. Bu dönemlerde aile, çocuğun yaşına uygun olanı anlatmalı ve anlayabilsin.

4-6 yaş, ameliyatın önemini anlayabilen ve aile ayrılığına daha dirençli olan yaş olarak kabul edilir.

6 yaşından ergenliğe kadar bir çocuk mantıksal olarak anlatılan her şeyi anlayabilir. Operasyonun tüm detaylarının çocukla, özellikle de ergenle görüşülmesi önerilir. Ameliyattan önce cerrahlar ve anestezistler, ailenin ve çocuğun stresini azaltmak için aile ile bir araya gelmelidir.

4D Ultrason Cihazı Nedir?

4D ultrason makinesi ise 3D ve hareketli görüntüler üreten teknolojiye sahip bir makinedir. Hamilelikte sıklıkla kullanılan 4D ultrason makineleri sayesinde bebeğin baş, ayak ve ellerinin hareketleri bir film gibi rahimden izlenebilmektedir. 4D cihazlarda cinsiyet, kuyruk, burun, kafatası kemikleri ve iç organların gelişimini detaylı bir şekilde takip etmek mümkündür. Böylelikle bu sorun dört boyutta incelenebilir ve doğum sonrası müdahale veya tedavi en küçük ayrıntısına kadar önceden planlanabilir. Ayrıca detaylı krom kaplı ultrason kullanılarak bu cihazlarla genetik kusur ve anormallikler tespit edilebilmektedir. Down sendromu ve dudak damak gibi gruplar 4D ultrason tedavisi sayesinde erken bozulma yaşayabilir.4d ultrason cihazı, ultrason cihazları, ultrason cihazının faydaları

Ultrason taraması nasıl yapılır?

Herhangi bir nedenle ultrason taraması yaptıracak kişiler ve hiç ultrason taraması yaptırmamış anne adayları, ultrason taraması nasıl yapılır sorusunun cevabını bilmek ister. Ultrason ölçümleri ne kadar doğru olursa teşhis o kadar doğru olur. Cilde, ses dalgalarının rahat bir şekilde iletilmesini ve iç organların daha iyi görünmesini sağlayan şeffaf bir jel uygulanır. Cilt ile cihaz arasındaki kaygan yüzeyde ultrason jeli, su diğer ciltte olumsuz bir durum oluşturmaz. Jeli uyguladıktan sonra, prob gözlemlemek için hareket ettirilir. Bazı durumlarda, daha iyi bir resim elde etmek için cihaz aktarılabilir. Bu baskı ne bebeğe ne de anne adayına zarar vermez. Oluşturma işlemi tamamlandıktan sonra cihazdan alınabilir. Amaçlanan analiz için analiz edilen analizler ve analizler hakkında yorum yaparak analiz.

Ayrıntılı bir ultrason taraması ne zaman yapılır?

Hangi haftalarda anne adaylarını ilgilendiren konularda ayrıntılı bir ultrason taraması yapılır. Ayrıntılı bir ultrason muayenesi için tipik olarak 19 ila 23 hafta tercih edilir. Bu haftaları seçmemizin nedeni hamileliğin bu döneminde amniyotik sıvının yoğunluğunun daha yüksek olmasıdır. Böylece ultrason muayenesi sırasında daha net görüntüler elde edilebilir. Hamile kadınların bu konuda bilmek istediği diğer sorular, ayrıntılı bir ultrasonun nasıl alınacağı ve ayrıntılı bir ultrason için neye bakılması gerektiği ile ilgili sorulardır. Bir uygulama önerirken ayrıntılı ultrason taraması ile standart bir ultrason prosedürü arasında hiçbir fark yoktur. Ayrıntılı bir ultrason aşağıdaki noktaları inceler: çocuğun beyni, kalbi, kalbi, böbrekler, mide, bağırsaklar, göğüs içi organları ve plasentası.

Renkli ultrason ne zaman yapılır?

Renkli Doppler ultrason adı verilen bu teknik, hamile kadınlarda bebeğin plasenta durumunu ve kan akış hızını incelemek için kullanılır. Ek olarak, kan damarlarının organ ve dokulardaki dağılımı renkli Doppler ultrason kullanılarak incelenebilir. Renkli ultrason uygulama alanı akla geldiğinde sorunun cevabı uzman doktorun kararına göre değişiklik gösterebilmektedir. Bunun nedeni, renkli ultrasonun genellikle riskli gebelikleri olan anneler tarafından izlenen anne adayları tarafından takip edilmesidir. Renkli Doppler ultrason sırasında, monitördeki renkler doğru değildir. Bu bant bir görüntüleme sistemi oluşturur. Mesafeye ve kan akışının sensöre ne kadar yakın olduğuna bağlı olarak mavi ve kırmızı renkler görülebilir. Renk görüşüne bağlı olarak kan dolaşımında herhangi bir negatif olup olmadığını sorabilir.

Vajinal ultrason nedir?

Vajinal ultrason, vajinaya bir ultrason probunun yerleştirildiği bir ultrason tekniğidir. Karın bölgesine yapılan uygulamalara göre daha net görüntüler elde etmenizi sağlayan bu yöntem ile kadın üreme organlarını detaylı bir şekilde inceleyebilirsiniz. Vajinaya iletilen ses dalgaları çok az hata ile rahim ve yumurtalıklara yardımcı olur.

Meme ultrasonu nasıl kullanılır?

Meme, kadınların çok yakından izlenmesi gereken organlardan biridir. Makalesinde meme ultrasonu yöntemi kullanılmıştır. Mamografi ile birlikte elde edilen, memenin ultrason taraması kullanılarak daha ayrıntılı bir muayene ve muayene. Bu şekilde, tüm sıradan operasyonlarla ortadan kaldırılabilen bir meme kanserinin bir ultrason bileşiği elde edilebilir.

Ayrıca daha genç hasta grubunda ultrason, radyasyon içermediği ve hastaya ağrı yapmayan basit bir muayene yöntemi olduğu için yapılması gereken ilk tetkiktir.

Ayrıca meme dokusunda bulunabilecek lezyonları değerlendirmek, damarlanmayı karakterize etmek ve şüpheli lezyonları biyopsi almak için en sık kullanılan yöntemdir.

Doğum Sonrası Depresyonu Nasıl Atlatılır?

Doğum, bebek düşleyen her bayan için mucizevi bir sondur. Biraz korkulu, çokça merak ve yoğun bir mutlulukla beklenen bir sondur doğum. Güzel anılar ve tatlı sancılarla geçen uzunca bir dokuz ayın ardından bebek ve anne için yeni bir hayat başlar artık. Bebek, tüm ihtiyaçlarının kendiliğinden giderildiği huzurlu anne karnından, artık tüm isteklerini ağlayarak belirteceği, alışma süreci gerektiren bir dünyaya açar gözlerini. Aslında ilk zamanlardaki tüm huzursuzluğu da genel olarak bundandır. Anne ise, gerçek bir sorumluluk duygusuna bürünür artık. Lohusalık denilen doğum sonraki ilk evre de bu alışma sürecinin ilk adımıdır. Bu dönemde annenin vücudu kendini hızla toparlamaya başlar. Doğum sonrası depresyonu olarak adlandırılan sendrom da bu lohusalık döneminde kendini gösterir.doğum sonrası depresyonu, doğum sonrası depresyonunda neler önemli, doğum sonrası depresyon neden olur

Yoğun kaygı, bebeğine bakamama korkusu, sütünü yetirememe düşünceleri anneyi kronik ağlama nöbetlerine sokar. Anne bu sendromu yaşadığı zamanlarda mutsuz ve isteksizdir. Özellikle lohusalıkta baş gösteren ve lohusalıktan sonra da devam edebilen bu depresyonun atlatılmasındaki en önemli etken eş ve aile desteğidir. Anne adayı, eşinden ve ailesinden gelecek olan bu destekle yaşadığı içsel problem yada kaygıları en aza indirgemeye çalışacak ve tüm yükün üzerinde olduğu düşüncesinden zamanla sıyrılacaktır. Yine bu süre zarfında annenin kendisini eve kapatmaması gerekir. Bahar veya yaz aylarındaysa eğer bebeğin sağlığı el veriyorsa sık sık dışarı çıkılmalıdır. Zorlu bir süreçten geçen annenin, bir yerlerde bir şeyler içmesi yada sakin bir yürüyüşe çıkması onun yaşadığı tüm ruhani sıkıntıları hafifletecektir. Yine bu bağlamda anne adaylarına yol gösterecek, alanında uzman psikologlar da başvurulacak yöntemlerden bir diğeridir. Bebeğiyle sağlıklı vakit geçiren, eşi ve ailesinin desteğini gören, anneliğin tadına varmaya başlayan tüm kadınlarda normal kabul edilebilecek bu depresyon, zamanla geçici bir rahatsızlık olarak adlandırılacak ve tamamen kaybolacaktır. Seyrini azaltmayan, hatta daha ciddi boyutlara ulaşan durumlarda ise mutlaka bir psikiyatri uzmanına muayene olunmalıdır.

ÜSTÜNE GÖRME NEDİR YA DA ZAMANI VAR MIDIR?

Üstüne görme rahatsızlığı son zamanlarda kadınların en büyük endişeleri arasında yerini alıyor ve özellikle gebelik esnasında sorunların oluştuğu kanısını doğurabilir. Özellikle de kulakta kulağa yayılıp günümüze kadar gelen rivayetlerden kaynaklanan bu durumdan dolayı o kadar da korkmanıza gerek yoktur. Zira belirli zamanlarda doğal bir şekilde oluşması gereken üstüne görme ve ya gebelik kanaması yalnızca belli durumlarda hamileliğe karşı bir risk oluşturabiliyor. Dilerseniz bu kanamanın sebeplerini en kısa ve en doğru şekilde yazımızda bulabilirsiniz.üstüne görme, adet görme, üstüne adet görme

Üstüne görme kanaması her kadında olmak zorunda değildir ve bu nedenle olması ve ya olmaması durumu anlayışla karşılanmalıdır. Gebeliğin gerçekleşmesi halinde ise rahim duvarlarına tutunmak isteyen embriyonun bu tutunma aşamasında rahimde meydana gelmiş olan değişimlerden dolayı ufak kanamalara yol açması çok normaldir. Bu kanama çoğunlukla pembe renkli olarak gerçekleşir ve özellikle normal adet kanamasından çok daha az olmaktadır. Fakat bu kanamanın çeşitli sorunlardan kaynaklanması da mümkündür. Bu nedenle kanamalarınızın adet kanaması kadar çok olması ya da kırmızı olması ve sıklıkla tekrarlanması halinde doktorunuza bu durumdan bahsetmeniz en doğru davranış olacaktır. Zira üstüne görme kanaması genellikle ayda en fazla bir defa gerçekleşir ve devamlı bir şekilde olamaması durumu bazı sorunlara delalet olabilmektedir. Bazı kadınlarda ise gebelik döneminde cinsel ilişki sonrasında adet kanaması gibi az fakat hafif bir akıntı meydana gelebilir. Bu durum herhangi bir soruna işaret etmemektedir ve gebeliğin neredeyse son aylarına kadar cinsel ilişki yaşamak mümkün hale gelir. Lakin bu kanamaların durumu ile miktarı halinde doktorunuzu rutin kontrollerde bilgilendirirseniz konu hakkında gerekli tetkikleri yapmasını da sağlamalısınız.

Kimi zaman gebeliğin gerçekleşmesine rağmen ilk ay bir miktar adet kanaması olabiliyor ve bu durum ise yine rahmin bebeğe hazırlanmasından dolayı kaynaklanmaktadır. Rahimdeki dokuların daha fazla damara ve ya kasa sahip olması kanlandırılması ve bebeği besleyebilecek bir duruma gelmesi için içeride oldukça geniş çaplı bir çalışma gerçekleştirerek rahim duvarları da kat kat kalınlaşmaktadır.

Hamilelikte Düşük Nedenleri

Hamilelik esnasında her anne adayının düşük yapma riski bulunmaktadır. Bu düşüklerin nedenleri ise hamileliğin oluşumundan sonuna kadar farklı sebeplerden dolayı olabilir. En basit örneği; bazen döllenme olsa bile döllenen yumurtalık rahim içerisine yerleşemediği sürece regl dönemindeki kanamalarla birlikte düşer ve düşük meydana gelir. Düşük olayları yalnızca hamilelik testleriyle beraber teşhis edilebilir.düşük oluşması sebepleri, hamilelikte düşük yaşanması, düşük neden oluşur

1) YAŞ : 35 yaşını geçmiş bayanların hamilelikleri süresince düşük yapmalarının riskinin daha fazla olduğu bilinmektedir. 40 yaşından sonra bu risk neredeyse iki katına çıkmaktadır. Bu artışın sebebi ise fetusta meydana gelen anomalilerdir.

2) HORMONAL SEBEPLER : Yumurtlama işleminin ardından geçen sürede Progesteron ismi verilen hormonun düşük miktarda salgılanmasından dolayı ortaya çıkan bu rahatsızlığa Luteal Faz Yetersizliği denilmektedir. Bu rahatsızlık özellikle gebeliğin ilk üç ayında meydana gelen düşüklerde en etkili nedendir. Bunun yanı sıra yine tiroid bezlerinin olması gerekenden yavaş veya hızlı olarak çalışması da bilinen düşüş sebepleri arasında yer almaktadır.

3) RAHİMLE İLGİLİ PROBLEMLER : Rahimle ilgili kişinin doğuştan gelen veya sonradan kazandığı çeşitli rahatsızlıklar düşüklerde oldukça sık karşılaşılan bir durumdur. Rahim ağzı yetersizliği; hamilelik döneminin ortası olarak nitelendirebileceğimiz dördüncü ve altıncı aylar arasında rahim ağzının kendiliğinden, ağrısız bir biçimde açılması ve hamilelik zarlarının patlamasıyla beraber rahim içindeki bebeğin dışarı çıkarılmasıyla noktalanan bir düşük yapma durumudur. Kişinin daha evvelinden geçirdiği miyom alımı veya kürtaj gibi cerrahi rahim ameliyatları yüzünden rahminde bazı yapışıklıklar ortaya çıkabilir ve buna paralel olarak da hamilelikte düşük durumu ortaya çıkabilir. Rahim içerisinde oluşabilecek her türlü sorunlar özellikle polipler ve miyomlar; bebek kayıplarında oldukça yaygın olarak karşılaşılan sebepler arasındadır.

4) OTOİMMUN HASTALIKLAR : Bu hastalıkların tanımını; insan vücudunun farkında olmadan vücut içerisinde bulunan kendi hücrelerine karşı savaş açması ve onları yok etmeye çalışması olarak açıklayabiliriz. Sağlıklı bireylerde insan vücuduna giren çeşitli mikroplar ve bakterilere karşı savaş açan savunma sistemi bu hastalıkla birlikte kişinin kendi iç organlarına karşı bile mikrop gözüyle bakmakta ve onlara zarar vermektedir. Bu hastalıktan genellikle en çok böbrekler ve bağ dokular zararlı çıkmaktadır. Bu hastalık nadirde olsa hamile bayanlarda meydana geldiği zaman aynı etkiyi plasentaya karşı göstermektedir ve zamanla bebeğe zarar vererek düşük meydana gelmesine neden olmaktadır.

5) ŞEKER HASTALIĞI : Bu maddeyi görünce genellikle bayanların yarısına bir irkilme gelmiş olabilir fakat doktor kontrolü altındaki şeker hastalığının düşük nedeni olmadığının da bilinmesi gerekmektedir. Şeker hastalarının bu nedenle hamile kaldıklarında normal jinekolog kontrolünün dışında birde uzman bir diyetisyenden yardım almaları düşük tehtidini minumum seviyeye indirecektir.

6) TİROİD BEZİ RAHATSIZLIKLARI : Tiroid rahatsızlığının hamilelik kaybına sebep olduğuna dair bilimsel araştırmalar henüz tam netlik kazanmamıştır. Bu sebepten ötürüde tekrarlayan düşük durumlarında tiroid hormon seviyesine bakılmasının kesin olmadığı söylenmektedir. Buna dikkat edilmelidir.

7) REGL DÖNEMİ SORUNLARI : Regl dönemiyle alakalı olan rahatsızlıklar genellikle ovulasyon yani halk arasında yumurtlama ile ilgili problemler şeklinde görülür. Özellikle hamileliğin sağlıklı bir biçimde devam edebilmesi için vücudun ihtiyacı olan Progesteron hormonunun az salgılanmasına sebep olan bu sorunların özellikle tekrarlayan düşük durumlarıyla yakından alakalı olduğu tahmin edilmektedir.

8 ) ENFEKSİYONLAR : Hamilelik boyunca kapılabilecek her türlü vajinal enfeksiyonlar düşük kaybına sebep olabilmektedir. Özellikle bu enfeksiyonlarda virüslerin ve bakterilerin büyük ölçüde gebeliğe zararı vardır. Tek düşük sebebi olarak artık kesinlik kazanmış olsa da tekrarlayan düşüklerde henüz etkisinin olup olmadığı araştırma aşamasındadır.

9) SİGARA VE ALKOL KULLANIMI : Gebelik boyunca sigara ve alkol kullanan anne adaylarının düşük yapma şansları kullanmayanlara göre yaklaşık dört kat daha fazladır. Bu sebepten ötürü şayet anne sigara ve alkol kullanıyorsa bile en azından hamilelik süresince ara vermesi bebeğinin ve kendi sağlığı için önemlidir.

10) NEDENSİZ DÜŞÜK DURUMU : Yaklaşık olarak   gibi bir oranda düşük yapan kişilerde hiçbir bulguya rastlanmamaktadır.

Çocuğa Okuma Alışkanlığı Kazandırmanın Yolları

 

Çocuklar küçük yaşta okuma alışkanlığı edinmediklerinde, okul çağına geldiklerinde ya da büyüdüklerinde de okumayı genel olarak sevmiyorlar. Bu nedenle çocuklara çok küçük yaşlardan itibaren okuma alışkanlığının kazandırılması gerekiyor. Küçük yaşta çocuklar okumayı bilmeseler de onlara kitapları sevdirmenin birçok yolu bulunmaktadır. Okuma yazma bilmeyen bir çocuğun eline kitabı alarak incelemesi, dokunması bile kitabı sevmesine ve ileride okuma alışkanlığı kazanmasına yardımcı olacaktır.okuma alışkanlığı kazandırma, çocuklara okuma alışkanlığı kazandırma, çocuklar nasıl okumayı sever

Çocuk istediği kitapları kendi seçmeli

Çocuklar ilgilerini çeken kitapları kendileri seçmelidir. Eğer çocuğunuz çok küçük yaşta ise, siz ona ve yaşına uygun birkaç kitap seçerek aralarından tercih yapmasını sağlayabilirsiniz. Böylece siz yönlendirmiş olsanız da çocuk kendi istediği kitabı seçmiş hissine kapılacaktır. Eğer yaşı kitap seçmeye uygun ise çocuğun kitap seçimini tamamen kendisine bırakmalısınız. Yine de kendi yaşına uygun bir kitap seçmediyse, ona alternatif bir kitap sunabilirsiniz. Seçtiği kitap ile hemen hemen aynı özelliklerde olduğunu söylediğinizde ikna olacaktır. Kitap seçimini siz yaptığınızda mutlaka çocuğun ilgi alanlarına uygun olmasına özen gösterin. Çocuk okumayı sevmek ve okumayı alışkanlık haline getirmek için illaki kitap okumak zorunda değildir. Bunu akılınızdan çıkarmayın. Kitaplar yerine ilgisini çekebilecek konularda dergi, broşür ya da çizgi roman okuyabilir. Ayrıca bu kitap, dergi, broşür, çizgi roman her ne olursa olsun, çocuğunuzun sevdiği tarzda süslenmiş raflarda saklarsanız, o rafları her zaman sevecek ve ilgilenecektir.

Rol modelin siz olduğunuzu unutmayın

Çocuklar rol model olarak çok sevdiklerini birini, genellikle de anne ya da babalarını alırlar. Rol model aldıkları kişinin yaptığı her şeyi önemser ve taklit etmeye çalışırlar. Bu nedenle sizler de evde kitap, gazete ya da dergi okursanız, çocuğunuzda özenecek ve sizinle okumaya çalışacaktır. Özellikle uyumadan önce çocuklarınıza sesli kitap da okuyabilirsiniz. Ayrıca günün istediğiniz bölümlerini belirleyerek, o zamanlarda çocuğunuzla kitap okuyabilir ve onun size kitabı sesli okumasını isteyebilirsiniz. Böylece kendini daha önemli hissedecek ve kitabı size okurken daha büyük bir zevkle okuyacaktır. Çocuğunuz size kitap okurken şu kadar sayfa oku demeniz onu bunaltabilir. Onun yerinde şu kadar zaman kitap okuyacağız demeniz daha yararlı olacaktır.

Kim Kime Bağımlı?

Ebeveynler zaman zaman çocuklarının kendilerine bağlı veya hatta onlara bağımlı olduklarından şikayet ederler. “Bensiz bir yere gitmiyor, hep beni istiyor, yabancılarla konuşmuyor” gibi şikayetleri listelediklerinde, sadakatleri veya çocuklarına bağımlılıkları hakkında konuşuyorlar.

Anne ve çocuk arasında sıklıkla karşılaştığımız bu ilişki genellikle tek taraflı değildir. Çift taraflı bir bağlılık veya bağımlılık var.çocuk bağımlılığı, çocuğun anne bağımlılığı, anne baba bağımlısı çocuk

Anne çocuğuna bağımlı / bağımlı olmaya yakın olsa da, aslında bu taahhüdü yaratan veya pekiştiren annenin tutum ve davranışlarıdır.

Çocuklarının kendisine bağımlı olduğunu iddia eden annelerin ve çocukların ilişkilerini incelediğimizde, genellikle karşılaşılan resim aşağıdaki gibidir.

  • Sağlık problemleri veya psikolojik problemlerden geçen bir gebelik dönemi
  • Hamilelik sırasında bebeğini kaybetme riski olan bir anne
  • Zor ve riskli doğum geçmişi
  • Doğumdan sonra anne ya da çocuk açısından sağlık sorunları
  • Bebeklik döneminde, anne ve çocuk bazı nedenlerden ötürü kısa veya uzun süre ayrı kalırlar.
  • Lohusalık döneminde anne, sütü az olsun veya olmasın kendisini yetersiz bir anne olarak gördü.
  • Bebeklik döneminde uyku sorunları nedeniyle annenin göğsünde uyuyan bebeği

Bu ve diğer nedenlerden dolayı, anne ve bebek arasında başlayan bağlanma / bağımlılık çocuklukta devam eder.

Bu sadakat / bağımlılık nedeniyle, anne çocukla iletişimde bu durumu fark etmeden artırmak için cümleler kullanabilir.

Endişelenme, ben buradayım

  • Korkma seninleyim
  • burada seninle kalacağım
  • Ne oldu? Korkuttun mu

Bu cümleleri kullanırken annenin takındığı bu tür cümleler ve endişeli yüz ifadesi ve beden dili genellikle çocuğun kaygısını arttırır.

Çocuk bu durumdan dolayı tehdit altında veya güvensiz hissedebileceğinden, sürekli olarak annesini onunla birlikte istemeye başlar. Anne ve çocuk arasındaki bu bağ, bağlanma / bağımlılık şeklinde devam eder.

Anne bu durumdan ciddi bir şekilde rahatsız olmaya başladığında, bu durum hem çocuğun sosyal yaşamını hem de çocuğun okul yaşamını etkilediğinde, böyle bir sorunun varlığı kabul edilmeye başlar.

Bu noktadan sonra, sorun sadece çocuğun sorunu olarak algılanırsa, bu sorunun objektif olarak incelenemeyeceği anlamına gelir. Anne de kendini değerlendirmeli ve çocuğunun sadakatini artırmada ne kadar etkisi olduğunu düşünmelidir.

Genellikle anksiyete bozukluğu ile karıştırılan bu durum aslında anne ve çocuk arasındaki bağlanma sorunudur.

Bu durumu fark eden anne ne yapmalıdır:

  • Endişeli davranışlarını önlemeye çalışmalı
  • Çocukla iletişimde kaygıyı artıracak kelime ve cümleler kullanmamaya dikkat edin.
  • “Sensiz ne yaparım, sen benim herşeyimsin” gibi aşırı adanmışlık gibi ifadelerden kaçının.
  • Çocuğa bağımsızlık duygusu verin ve ona bağımsız hareket etme fırsatı verin.

Aşırı Korumacı Anne Baba Olmanın Çocuk Gelişimine Etkisi Nedir?

Her anne ve baba için çocuğu bir öğrencidir. Onu her tehlikeden, her olumsuz durumdan korumak ister. Koruma içgüdüsü ile çocuğu için görünmez bir zırh oluşturur.

Aslında, çocuğunu korumak ebeveyn olmak için en önemli gereksinimlerden biridir. Çocuğun sağlığını korumak, çocuğun haklarını korumak ve çocuğun eğitim hakkını korumak gibi birçok alt branşa ayrılabilir.korumacı anne baba, korumacı anne babanın zararları, çocukları korumanın zararları

Aşırı koruyucu ebeveynler de çocuklarının temel, hak ve özgürlüklerini korumanın ötesine geçebilecekleri ve aşırı koruyucu içgüdüleriyle gelişimlerini olumsuz etkileyebilecekleri konusunda aşırı koruyucu ebeveynler de vardır.

Aşırı koruyucu ebeveyn tutumunu benimseyen ebeveyn çocuğa müdahaleci yaklaşır ve çocuğunu sürekli kontrol eder. Çocuk, ailesi tarafından sürekli olarak engellerle karşı karşıyadır.

Ebeveynler çocuğun kendini tanımasına ve geliştirmesine izin vermez. Çocuk neredeyse bağımsız olur, ebeveynlere bağımlı değildir, yalnız hareket etmekten korkar. Bu durum genellikle anne ve çocuk arasındaki ilişkide görülür.

Ebeveynler aşırı koruyucu olduklarını fark edip kabul etseler bile, bu tutumu değiştirmek için çaba gösteremezler. Çünkü çocuğunun kendi müdahalesi olmadan yetersiz, eksik ve ezilmiş olacağından endişe duyuyor.

Aşırı koruyucu ebeveynlerin tutumuyla büyüyen çocuklarda görülen bazı davranışlar aşağıdaki gibi sıralanabilir.

Çocuk 5-6 yaşında olsa bile, hala ebeveynleri ile uyuyor.

Kendi yemeğini yemez.

Girdiği sosyal ortamlarda bağımsız hareket edemez, her zaman ailesiyle olmayı tercih eder.

Akranlarıyla oynamak yerine, ebeveynleriyle oynamayı tercih ediyor.

Kendi kararlarını vermekte zorlanıyor. Tercihlerini sorduğunda, babasının yüzüne bakar ve onay bekler.

Düştüğünde, ebeveynlerinin dikkatini çekmeye çalışarak olması gerekenden daha fazla tepki gösterir.

Ebeveynlerine sormadan hareket etmez.

Ailesi çok şey yaptığı için maharet, akranları gibi gelişemez.

Daha fazla kaza yaşayabilir çünkü sürekli “Dur, izle, yapma” talimatlarını duydu.

Kendine güven yeterince gelişmez.

Kendini rahatça ifade edemez.

Sevmediği ve istemediği şeyler yapıldığında, karşı çıkmazlar.

Yaşlı ve fiziksel olarak büyümüş olmasına rağmen, yine de bir bebek gibi duygusal davranabilir.

Diğer yaşıtlarına kıyasla, hastalanma riski daha yüksektir. Bu ebeveynler mikrop almama konusunda çok hassas oldukları için, bu çocuklar karşılaştıkları mikroplarda ilk hasta olanlardır.

Tüp bebek tedavisi nasıl yapılıyor?

Bununla birlikte de klasik tekniklerden hariç olarak en son yeni gelişmeler ile laboratuar ortamları bu noktada devreye giriyor. Tedavi yönteminde ise erkek ve dişi döl hücrelerinin laboratuar ortalımında bir araya gelmesi sonucunda oluşacak olan embriyoların yeteri kadar gelişimi tamamlamasıyla birlikte anne karnına yerleştirilir. Bu işlem tüp bebek işlemidir.tüp bebek tedavisi, tüp bebek tedavisi yapımı, tüp bebek nasıl yapılır

Tüp bebek işlemi önceleri enfeksiyon ile cerrahi müdehaleleler ile tüplerde kalıcı hasarlara neden olmuş kadınlar arasında uygulanmıştır. Ancak daha sonraları ise bu uygulama ile birlikte daha geniş olan alanlara yayılmıştır. Ayrıca kısırlığıa neden olan tedavilerde de kullanılmıştır.

Tüp bebek uygulamalarında kadın yumurtalıklarının uyarılması için bazı ilaçlar kullanılır. Bu uyarılma embriyonun oluşturmak için bir çok yumurtam oluşturmasıdır. Bunun amacı embriyo oluşturmaya aday olan bir çok sayıda yumurtanın oluşturulabilmesidir. Bundan dolayı da embriyo saysının fazla olmasından dolayı da bununla birlikte gebelik şansının da daha yüksek olmasıdır. Tüp bebek uygulamaları yanında ilaçsız olarak ta tüp bebek uygulanabilir. Ne kadar tüb bebek uygulanması için ilaç kullanmakta olan problemli çifler için annelerden alınan yumurta hücrelerinin laboratuar ortamında geliştirilmesi, erkek sperm hücrelerinin ise birleştirilmesi ile uygulanır. Bu hücrelerin de gelişmesi için laboratuar ortamında birleştirilen yumurtaların embriyo haline gelmesi ile birlikte anne rahmine konulur. İlaçsız tüp bebek uygulamalarında tüp bebeklerin tek farkı ilaç kullanmadan bir laboratuar ortamında gerçekleştirilmesidir.