Kim Kime Bağımlı?

çocuk bağımlılığı, çocuğun anne bağımlılığı, anne baba bağımlısı çocuk

Ebeveynler zaman zaman çocuklarının kendilerine bağlı veya hatta onlara bağımlı olduklarından şikayet ederler. “Bensiz bir yere gitmiyor, hep beni istiyor, yabancılarla konuşmuyor” gibi şikayetleri listelediklerinde, sadakatleri veya çocuklarına bağımlılıkları hakkında konuşuyorlar.

Anne ve çocuk arasında sıklıkla karşılaştığımız bu ilişki genellikle tek taraflı değildir. Çift taraflı bir bağlılık veya bağımlılık var.çocuk bağımlılığı, çocuğun anne bağımlılığı, anne baba bağımlısı çocuk

Anne çocuğuna bağımlı / bağımlı olmaya yakın olsa da, aslında bu taahhüdü yaratan veya pekiştiren annenin tutum ve davranışlarıdır.

Çocuklarının kendisine bağımlı olduğunu iddia eden annelerin ve çocukların ilişkilerini incelediğimizde, genellikle karşılaşılan resim aşağıdaki gibidir.

  • Sağlık problemleri veya psikolojik problemlerden geçen bir gebelik dönemi
  • Hamilelik sırasında bebeğini kaybetme riski olan bir anne
  • Zor ve riskli doğum geçmişi
  • Doğumdan sonra anne ya da çocuk açısından sağlık sorunları
  • Bebeklik döneminde, anne ve çocuk bazı nedenlerden ötürü kısa veya uzun süre ayrı kalırlar.
  • Lohusalık döneminde anne, sütü az olsun veya olmasın kendisini yetersiz bir anne olarak gördü.
  • Bebeklik döneminde uyku sorunları nedeniyle annenin göğsünde uyuyan bebeği

Bu ve diğer nedenlerden dolayı, anne ve bebek arasında başlayan bağlanma / bağımlılık çocuklukta devam eder.

Bu sadakat / bağımlılık nedeniyle, anne çocukla iletişimde bu durumu fark etmeden artırmak için cümleler kullanabilir.

Endişelenme, ben buradayım

  • Korkma seninleyim
  • burada seninle kalacağım
  • Ne oldu? Korkuttun mu

Bu cümleleri kullanırken annenin takındığı bu tür cümleler ve endişeli yüz ifadesi ve beden dili genellikle çocuğun kaygısını arttırır.

Çocuk bu durumdan dolayı tehdit altında veya güvensiz hissedebileceğinden, sürekli olarak annesini onunla birlikte istemeye başlar. Anne ve çocuk arasındaki bu bağ, bağlanma / bağımlılık şeklinde devam eder.

Anne bu durumdan ciddi bir şekilde rahatsız olmaya başladığında, bu durum hem çocuğun sosyal yaşamını hem de çocuğun okul yaşamını etkilediğinde, böyle bir sorunun varlığı kabul edilmeye başlar.

Bu noktadan sonra, sorun sadece çocuğun sorunu olarak algılanırsa, bu sorunun objektif olarak incelenemeyeceği anlamına gelir. Anne de kendini değerlendirmeli ve çocuğunun sadakatini artırmada ne kadar etkisi olduğunu düşünmelidir.

Genellikle anksiyete bozukluğu ile karıştırılan bu durum aslında anne ve çocuk arasındaki bağlanma sorunudur.

Bu durumu fark eden anne ne yapmalıdır:

  • Endişeli davranışlarını önlemeye çalışmalı
  • Çocukla iletişimde kaygıyı artıracak kelime ve cümleler kullanmamaya dikkat edin.
  • “Sensiz ne yaparım, sen benim herşeyimsin” gibi aşırı adanmışlık gibi ifadelerden kaçının.
  • Çocuğa bağımsızlık duygusu verin ve ona bağımsız hareket etme fırsatı verin.

Be the first to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published.


*